Yeniden doğuşun, yaratıcılığın, ruhun ve kadın bilgeliğinin sembolü: Şahmaran

Kadim bir tarihe ve kültüre sahip olan Kürt halkı hikâye ve efsaneler bakımından da oldukça zengin bir birikime sahiptir. Kürtlerin kültüründe yaygın olan yılan efsaneleri, Şahmaran efsanesiyle varlık bulmuş ve mitolojik bir simge halinde günümüze kadar ulaşmıştır. Med, Pers, Grek ve Hint kaynaklarından izler taşıyan Şahmaran efsaneleri, birçok halkta olduğu gibi Kürt halk inanışlarında da önemli bir yer edinmiştir.

Mitologlara göre bu efsanenin kökeni Kurdistan’dır. Şahmaran efsanesinin Kürtlerden komşu halklara geçtiği açıktır. Ancak hem efsanenin kendisi hem de arkasındaki felsefe Kurdistan’da Şahmaran’ın resimlerinin duvarlara asılması ve dilden dile taşınmasıyla korunmuştur.

Kürt mitolojisinde Şahmaran başında taç, kulağında küpe, gerdanına kolye takılı olan ve güzelliği ile göz kamaştıran kadın başlı yılan figürü olarak çağlardan beri duvarlara, tabletlere kazılmıştır.

Kürt toplumunda inanç ritüellerinde bile yılanın varlığı ve önemi bilinmektedir. Örneğin Êzidî toplumunun merkezi olan Laleş’teki Şêx Adî Türbesi’nin duvarında bulunan yılan motifi, hac dönemlerinde öpülmektedir. Yine aynı şekilde Batman’ın Beşiri/Qubînê ilçesine bağlı birçok Êzidî köylerinde ev kapılarının sağ kısmında siyah yılan figürü bulunmaktadır. Yine Êzdalıkta yılan şifa kaynağıdır ve kutsallığı da buradan gelir.

Kurdistan’da oyma, resim, halı, perde ve benzeri el sanatlarında Şahmaran resmedilmiştir. Kürt halkının Şahmaranı bu denli sahiplenmesi Anatanrıça kültürünün Kürtlerde hala yaygın bir şekilde bulunmasından kaynaklanır. Kürt toplumu anaerkil dönemden edindiği birçok toplumsal  değeri-özelliği halen kendinde barındırmaktadır.

Kürtler için Şahmaran efsanesi kadınların yaşamının, yeniliğinin ve bilgisinin simgesidir. Çünkü Şahmaran, öldürüldükten sonra bile kendi vücudundan aynı renk ve şekilde bir kız çocuğu doğurur ve Şahmaran’ın hayatı yeniden başlar. Her yeni bir doğuş ataerkil sisteme karşı kadının yeniden dirilişini semblolize eder.

Her ne kadar Şahmaran efsanesinin anlatımında farklılıklar olsa da efsanenin özü ortaktır. Yarı yılan olan kadın genellikle bilge bir tanrıça ve sırların koruyucusu olarak kabul edilir. Yine birçok Şahmaran efsanesindeki ortak sonda, Şahmaran’ın insanoğlunun ihaneti sonucu ölümü söz konusudur.

Şahmaran efsanesinin kaynağının Serhat olduğu söylenir. Efsaneye göre Ağrı dağının eteğinde bulunan Iğdır Ovası’nın şu anki ismiyle Melekli beldesi civarında yaşayan genç bir avcı günün birinde ovada ava çıkarken bir kuyuya düşer. Kuyuda bulunan yılanlar avcı gencin gözlerini bağlayıp genci yılanların şahı olan Şahmaran’ın bulunduğu büyük kuyuya götürüp Şahmaran’ın huzuruna çıkarırlar.

Efsaneye göre yılanların bulundukları o kuyuya düşüp Şahmaran’ın huzuruna çıkarılan hiçbir canlı sağ kalmazmış. Avcı gencin yakışıklılığını gören Şahmaran avcıya aşık olur. Genci öldürtmeye kıyamaz. Gence der ‘bugüne kadar yerimizi gören, sırrımızı öğrenen kim olduysa hiçbirinin canını bağışlamadık. Fakat senin canını bağışlayacağım ama seni bırakmayacağım da. Benim yanımda kalıp benimle birlikte yaşamanı istiyorum’ der.

Bunun üzerine genç avcı, çaresiz Şahmaran’ın bu şartını kabul etmek zorunda kalır ve Şahmaran’la birlikte yaşamaya başlar. Aradan uzunca bir zaman geçer. Bu sürede genç avcı ailesini, dostlarını özlemeye başlar. Bu özlemi genç avcıyı hasta düşürür. Genç avcının her gün biraz daha mutsuz olduğunu fark eden Şahmaran genç avcını haline üzülüp onu bırakmaya karar verir.

Şahmaran bir gün gence, “Seni azad edeceğim. Ancak benim ve halkımın yerini, sırrımızı başta bu yörenin gaddar ve acımasız beyi olan Mirza beye ve başkalarına söylememen şartıyla. Sırrımızı ve yerimizi duyup öğrenirseler, bizleri bu topraklarda yaşatmazlar” der. Avcı genç bu duruma çok sevinir ve Şahmaran’a, sırlarını kimselere söylemeyeceğine dair yemin eder.

Bunun üzerine Şahmaran yılanları gencin gözlerini bağlayıp onu ovaya bırakır. Genç adamın halk arasına dönmesinden birkaç yıl sonra bölgenin Miri Mîrza ölümcül bir hastalığa yakalanır ve ona bakan hekim tek çarenin Şahmarane etini yemek olduğunu söyler. Bunun üzerine Mir adamlarına Şahmaran’ı aramalarını emreder.

Gencin uzun bir zaman ortadan kaybolup tekrar ortaya çıktığını öğrenen acımasız Mirza Bey genç avcıyı yanına çağırır. Kayıp olmasını nedenini sorar, fakat ne kadar uğraşsa da genç avcının ağzından tek bir laf alamaz. Durumdan şüphelenen Mirza Bey adamlarına genç avcının sürekli takip edilmesini emreder.

Bir zaman sonra ovada ava çıkan avcı genç Şahmaran’ı ziyaret etmek için Şahmaran’ın bulunduğu kuyuya gider. Genç avcıyı gizlice takip eden Mirza Bey’in adamları kuyunun etrafını sararlar ve yılanların hepsini öldürürler. Şahmaran ile genç avcıyı Mirza Bey’in huzuruna getirirler. Şahmaran Mirza Bey’e genç avcıyı öldürmeme şartıyla aklının, güzelliğinin ve zerafetinin ana kaynağının kafasında değil de kuyruğunda olduğunu söyler.

Şahmaran dönüp avcı gence, “Ben seni çok sevdim canını bağışladım. Sana insanların bu topraklarda sevgiyi, güzelliği yaşatmayacaklarını söylemiştim” der. Şahmaran’ın kafası kesilir. Şahmaran’ın kuyruğunun suyunu Mirza Bey; ihanet ettiğini düşünülen avcı genç de Şahmaran’ın kafasının suyunu içer. Zehirli kuyruğun suyunu içen Mirza Bey oracıkta ölürken, Şahmaran’ın kafasının suyunu içen avcı genç de Şahmaran’ın aklına, ve zerafetine sahip olur.

Efsaneye göre Şahmaranı öldürüp ya da beynini kaynatıp suyunu içen her kim olursa Şahmaran’ın güzelliğini, zenginliğini, aklını ve zerafetine sahip olurmuş.

Şahmaran’ın ölümünden üç gün sonra Şahmaran’ın kendi bedeninden kızı doğar ve annesinin zeka ve becerilerini miras alır.

Bazı bölgelerde ise Şahmaran motiflerinin kötülüklerden, yangın ve afetlerden koruyacağına, bereket, uğur ve bolluk getireceğine inanılır. Esnaflar, bereket getirmesi için Şahmaran resimlerini işyerlerine asarken, bazı evlerde ise genellikle evin girişinde göze çarpan bir yere, özellikle misafir odalarında kapı ya da pencere üstlerine Şahmaran resimleri asılır. Bununla, Şahmaran’ın evleri kötülüklerden koruyacağına, evlere gözcü ve koruyucu olduğuna inanılır ve Şahmaran resminin olduğu eve yılanların girmeyeceğine inanılır.

Şahmaran’ın öldürülmesi kadına ait olan her şeyi, erkeğin zorbalığına dayanan gayri meşru yollarla tekelleştirilmesini sembolize ediyor. Günümüzde kadını hala bir yılan gibi gören veya gösteren anlayış ve yaklaşımlara fazlaca rastlamaktayız.

Fakat günümüzde Kürt Özgürlük Hareketi kadının toplumsal yaşam içindeki değerini tekrardan elde edebilmesinin zeminini ortaya çıkarmış ve kadına bakış açısını değiştirmiş özgür eş yaşam anlayışını ortaya çıkarmıştır.

Kürt kadın mücadelesi kadın tanrıçalığının sembollerinden olan Şahmaran’ın güzelliğini, bilgeliğini ve yarattığı değerleri sahiplenerek eril zihniyete karşı amansız bir mücadele yürütüyor…

/Kaynak: Rojnews/

Öne Çıkanlar