“On bir kardeştik
Leyla gitti, on kaldık” demeyin
Sakın demeyin
Leyla
Damla damla
Hücre hücre
Tel tel
Kanımızda
Kalbimizde
Bedenimizde
On birdik
Olduk on bir bin milyon şimdi
Leyla
Akşamdan sabah namazına
Sabahtan akşam namazına
Hep seninleyim
Hayaline sarılıyorum
Seninle yatıp seninle kalkıyorum
O lanet haziran gününden sonra
Ben sana iltica ettim
Senin mültecinim artık
Al beni gecelerine gündüzlerine
Güneşine gülüşüne
Saçlarının gölgesine
Bacım
Sana kurban olurum
Geçtiğin yollara
Başını koyduğun topraklara
Sırtını verdiğin dağlara
Ayağının değdiği taşlara
Vurup geçtiğin sulara
Elinin değdiği nergislere
Sümbüllere
Güllere
Serin dağ gecelerinde
O kara yılanın gelip uyuduğu
O kara, dalgalı saçlarına
Saçlarının her bir teline
Kurban olurum
Ciğer yaram
Yarım kalmışlığım
Delik deşik kalbimin ince sızısı bacım.
Allah,
Allah duysun sesimi
Tüm dualarım artık Leyla’yadır
Anamdan, babamdan önce ve artık bir tek o var
Leyla var
Gecemde de gündüzümde de
Niye bu kadar özeldi
Niye bu kadar güzeldi
Anlamakta güçlük çekiyorum
Ve ben niye bunu fark edemedim
Niye geç kaldım
Kendime kızıyorum
Zamanı geri alabilsem
Hep onun omzuna başımı koyup
Ona sımsıkı sarılıp
Kokusunu içime çekerdim doya doya
Bir daha nefesimi vermezdim.
Bu gece bacım bana misafir
Bu gece uzun
Bu gece hüzün
Bu gece göz yaşı
İçimdeki ateşe söz geçiremiyorum
Dokunsalar
Parçalanıp dağılacağım bu gece
Leyla
Sana bu arefe günü
Bahçemden güller derdim
O güzel yüzüne
O yaralı gülüşüne gelsin
Bugün bisen
Sana neler neler anlattım
Saatlerce konuştum seninle
Nasıl da hasret gideremedim
Ah
Sana koşup gelemediğim günlere hayıflandım
Kendime kızdım öfkelendim
Bana bir kez de olsa
O, su gibi akan narin sesinle
Anne sesinle seslenir misin
Akıp giden kelimelerinin ırmağında
Beni yıkar arındırır mısın
Bacım
Sensiz bir hayatı kabul etmiyorum
Kalbimiz kırık
Yüreğimiz yaralı bir kuş gibi
Beyhude çırpınıyor
Elbet hesabı sorulacak
Her şeyin bir zamanı var
Kırdıkları yerden kırılacaklar
Bizim yüreğimizi yakanların
Hayatı cehennem olacak
İnanıyorum.
Leyla,
Seni düşününce geceleri
Hayaline sarılmışken
Bilmediğim sözler, kelimeler düşüyor kalbime
Şiir gibi işte
Elimde cam bir fanus var sanki
İçine de seni koymuşum
Hiç bırakmak istemiyorum
Sanki düşecek kırılacak gibi
Ödüm kopuyor
Kendimle gezdiriyorum.
Ah
Bacımın hikayesi
Masallardan bir masal
Çağlar ötesi bir efsane
Süphan kadar onurlu, asil
Ağrı kadar cesur, yiğit
Van denizi kadar engin, derin
Siyabend’in Xece’si kadar zor
Munzur kadar saf, temiz
Murat kadar asi
Gülbahar kadar tutkulu
Mem’in Zin’i kadar aşık.
Her hikayeyi bacımla birleştiriyorum
Her birinde bacım var
Kıyamıyorum
Leyla’yı nereye koyayım
Nereye yerleştireyim
Nereye koysam
Hep bir boşluk kalıyor geriye
Hiçbir masal
Hiçbir efsane
Hiçbir mekan sığmıyor sana
Ah bacım….