Leyla’ya sesleniş…

Leyla can kardeşim merhaba,

Alçakça katledilmenin üzerinden üç yıl geçti. Bu üç yıl, sensizliğin acısıyla bütün hayatımı keskin bir bıçak gibi ikiye ayırdı: senden önce, senden sonra.

O uğursuz günün öncesinde çok da değeri olmayan bir hayatım vardı ama sonrasında var olan o çarık çürük hayatımın da bir anlamı kalmadı.

O günden beri bir hayalet gibi dolaşıyorum bu şehrin sokaklarında ve duvarlar arasında. Hiçbir şeyin anlamı yok. Anılarınla, yazdıklarınla günümü doldurmaya çalışıyorum. Senin için yazdığım hiçbir şiirde, hikayede, roman taslaklarında seni ifade edecek bir tarzı yakalayamadığım için kendime kızıp duruyorum. Yeteneksizliğime, yetmezliğime…Hiçbir mısra, hiçbir cümle seni tam istediğim gibi anlatamıyor. Bilinen tüm kelimelerin ve dillerin ötesinde olduğunu düşünüyorum.

Evet, ülkemizin sıradan bir kasabasında sıradan bir ailede doğmuştun ama o dağ yolculuğunda kendini yeniden doğurmuş, yeniden yaratmıştın. Başka, bambaşka biri olmuştun. Yazdıklarını her okuduğumda bu değişimi her seferinde hayretle karşılıyordum.

Bu uzun ayrılık sürecinde birkaç kez telefonla görüşmüş, yanına gelememiştim. 2014 baharında bu fırsatı yakaladım, seninle Erbil’de birkaç gün geçirdim. Havaalanında buluşmamız duygu yüklüydü, sen her zamanki gibi kendini tutmuştun. Sohbetlerimiz olmuştu, barış süreci günleriydi. Ben yine her zamanki gibi çok umutluydum. Bu sürecin devlet katındaki yürütücüsünün İmralı ile görüşmesine çok anlam veriyordum. Hiç unutmuyorum, o şahıs için şöyle demiştin: “Çok tehlikeli biri, dikkat etmek gerekir.” Ne kadar haklı olduğunu, senin ve birçok arkadaşının katledilmesi emrini o şahsın verdiğini çok sonra öğrendiğimde anlamıştım. Süreçle ilgili de çok umutlu değildin, hatırlıyorum. “Oyun olabilir.” diyordun, yine de barış için çaba göstermek gerektiğini söylüyordun.

Sonraları Rojava’ya geçtiğini öğrendim. Bir-iki telefon görüşmemiz oldu, o kadar. Rojava süreci senin için bambaşka bir deneyim oldu. Kadınlar ve çok sevdiğin çocuklar için inşa sürecine kendini kattın. Yazdığın birkaç mektuptan o süreçle ilgili çok az şey biliyorum. Ancak Afrin işgali ve geri çekiliş sürecini anlattığın “Afrin Günlükleri”nde yazdıkların-yazamadıkların, birkaç filme, birkaç romana kaynaklık edecek derinlikteydi. O günlükleri kaç kez okuduğumu hatırlamıyorum. Umarım bir gün o yazdıkların geçek değerini bulur.

Leyla can,

1993’ten 2020’ye kadar olan 27 yıllık mücadelende dürüstlüğün, cesaretin, bağlılığın, inadın, samimiyetin, açıklığın, fedakarlığın ile hepimizin gurur kaynağı oldun. Bilmeni çok istiyorum: Sen 1993 yılında başladığın yolculuktan sonra geniş ailemize doğan bütün çocuklar seninle büyüdü ve seninle büyümeye de devam ediyor. Seni katledenlere verdiğimiz en anlamlı cevap da bu olmalı sanırım.

Leyla kardeşim,

Ölüm acısını annemden, babamdan ve küçük yaşta kaybettiğim oğlumdan az çok biliyorum. Ancak seninki hiçbirine benzemiyor. Bu acı küllenmiyor, bitmiyor, unutulmuyor. Neyi nasıl yapacağımı doğrusu bilmiyorum ama iyi ki bu acı küllenmiyor, yani anlayacağın bu acı bizi diri tutuyor. Bu acıya tutunarak yaşıyorum.

Leyla ruhum,

O gece karası saçlarından, bal köpüğü gözlerinden öperim, hoşça kal.

2023 Haziran

Abin

Öne Çıkanlar

İlginizi Çekebilir